top of page

Başarısızlıkla Nasıl Başa Çıkabiliriz?


"Bu yazı Harvard Business Review'da yayınlanan bu makalemin daha içe dönük, kişisel örnekle açıklanmış halidir. HBR'deki yazıda farklı örnekler ve araştırmalar olduğundan onu da okumanızı tavsiye ederim."

Hayat “an”lardan oluşur. İyi-kötü, mutlu-mutsuz, hüzünlü-neşeli, acı-tatlı gibi birçok karşıt anlardan. Bunlardan birisi de başarı ve başarısızlık. Özellikle son zamanlarda sosyal medya paylaşımları bu ikiliden “başarı” üzerine çok odaklanmış durumda. Aslında her “like” bizim için bir “başarı” ve salgılanan dopamin hormonu yardımıyla kendimizi iyi hissetme aracı. Biz de sürekli bunun peşinde ve bir kim daha başarılı veya mutlu yarışındayız. Siz demiyorum, biz diyorum çünkü ben de bunu yapıyorum. Zaman zaman başarısızlıklarımı da paylaşıyorum tabii ki, en son Harvard Business Review Org için yazdığım bir yazıma gelen olumsuz yanıtı Instagram’dan paylaştığımı hatırlıyorum. Yine de son 2 yılı düşündüğümde kariyer anlamında başarısızlık hissine kapıldığım çok nadir oldu. Adım adım aşağıdaki istek ve arzularımı gerçekleştirdim.

  • Çok uluslu bir firmada çalışmak (Vodafone)

  • Maaş-kıdem artışı (Vodafone, Fibabanka)

  • HBR’da ve uluslararası bloglarda yazmak (HBR Türkiye, CXM, CX Network)

  • Eğitimler vermek (Tezgahçılar, Fun Ofis, YKB)

  • Konuşmalar yapmak (Bahçeşehir Üni, Yeditepe, The Others, Workinton, Pisano…)

  • CXPA üyesi olmak (Ocak, 2018)

  • Türkiye’nin ilk uluslararası sertifikalı CX uzmanı olmak (CCXP) (Nisan, 2018)

  • CXPA Istanbul’u kurmak ve etkinlikler düzenlemek (Ekim ve Aralık 2018)

  • Takım yöneticisi olmak (Temmuz, 2018)

  • Danışmanlık vermek (Reengen, YGA Zirve, Twin Bilim Seti)

  • Üniversitelerde müşteri deneyimi dersi vermek (Eylül’de MEF’te başlayacak)

  • Farklı sektörlerde müşteri deneyimi işini yapmak (Bankacılık-Enerji)

  • Huzurlu ve müşteri odaklı bir ortamda/kültürde çalışmak (Enerjisa)

  • Çalışırken eğlenebileceğim kişilerle bir arada olmak (Enerjisa)

Peki ya başarısızlıklar? 20 Kasım Salı günü Amsterdam’da “Uluslararası Müşteri Deneyimi Finalleri”nde “Yılın Müşteri Deneyimi Profesyoneli” kategorisinde birbirinden önemli 7 kişilik jüri önünde sunum yaptım. Sunumdan sonra bir jüri üyesi şunu sordu: “Son zamanlardaki en büyük başarısızlığın neydi?” 20 saniye kaldım, düşündüm, hemen yanıt veremedim. Sonra aklıma ilk gelen, aslında başarısızlıktan çok tercih olan bir örnek verdim. O akşam birincilik ödülünü alamadım ve ikinci oldum. Artık bu soruya verecek bir yanıtım var :) Ödül töreninden sonra gece 11’de -2 derecede 1 saat boyunca Amsterdam sokaklarında yürüdüm ve düşündüm. O zaman başarısızlığın ilk adımındaydım.

1. Evre: İnkar ve Bahane

Hayır, benim sunumum çok daha iyiydi. Ödülü alan kişi çok itici ve duygusal deneyimin ne olduğunu hiç bilmeyen biriydi. Anlattıklarının içinde kendisinin yaptığı hiçbir şey yoktu. En önemli projem diye bahsettiği proje ise 2 yıl öncesinin projesiydi! Bir mail ile tüm bunları jüri ve yarışmayı düzenleyenlere anlatacaktım. Zaten sunumdaki bazı jüri üyeleri ile nasıl selamlaştığını gördüm, lobi vardı!

Beni tanıyanlar bilir, adalet en önemli değerimdir. Kendim için değil herkes için adalet! İnkar ve bahane evresini bir kenara bırakırsak gerçekten ödülü alan kişinin hak ettiğini hala düşünmüyorum, düşünsem ilk tebrik eden ben olurdum. Hayır ödülü benim hak ettiğimi de söylemiyorum. Beni üzen ve o gece 1 saat o soğukta yürüten şey hissettiğim bu adaletsizlik ve ödülü alan kişinin hak etmediği düşüncesiydi. Yoksa sunumlardan önce sorsanız, hiç öyle iddialı konuşmazdım.​

2. Evre: Sakinleşme ve Kabulleniş

Bu evreye geçebilmek için en önemli nokta “zaman”. Bir başarısızlık yaşadıktan sonra inkar ve bahane evresinin farkında olmalı ve ikinci evreye geçebilmek için kendimize zaman tanımalıyız. Ertesi gün olmasa da, bir sonraki gün kendime dönmeye başladım. Sonuçta ortada bir ödül ve kazanan kişi bazı şeyleri iyi yapmıştı. Bu sunum, içerik, sahne, lobi, network, hazırlanma her ne ise bazı şeyleri ben eksik veya o kadar da iyi yapamamıştım. Bunları iyi belirleyip, geri bildirimler de alıp üzerine düşünmem ve geliştirmem gerekti.

3. Evre: Ayağa Kalkma ve Ders Çıkarma

Önümüzdeki sene ödül töreni yine Amsterdam’da 21 Kasım’da yapılacak. Bugün (yazıyı yazdığım gün-23 Kasım 2018) hazırlanmaya başlıyorum. Bir arızayı veya teknik bir sorunu çözmek ve sistemi tekrar çalışır hale getirmek için kullanılan “ortalama tamir süresi” performans metriği vardır (Mean Time to Repair-MTTR). Bir sivil toplum kuruluşu olan YGA’da bu teknik terimi başarısızlıkla karşılaştığımızda ayağa kalkma süremiz olarak kullanırız. Benim MTTR’m bu başarısızlıktan sonra 2 gün sürdü. Bu benim için uzun bir süre ama başarısızlığa göre bunun da değişebildiğini fark ettim. Ne kadar derinden etkileyen bir başarısızlık yaşarsanız ayağa kalmanız o kadar çok ortalama sürenizden sapabiliyor. Başarısızlık sonrası şunları kendime sordum:

1- İyi hazırlandım mı?

2- Elimden geleni yaptım mı?

3- Bunu yaparken keyif aldın mı?

4- Konfor alanından çıkıp kendimi geliştirdim mi?

5- Neleri daha iyi yapabilirim?

İlk iki madde için %100 diyemesem de en iyiye yakın olduğunu söyleyebilirim. Yaparken keyif aldım ve kesinlikle konfor alanımdan çıkıp kendimi geliştirdim. Dolayısıyla içim rahat şekilde neleri daha iyi yapabilirdim sorusuna odaklanmam gerek ki başarısızlığım beni daha ileriye ve sonraki başarılara taşıyabilsin.

“Hayat bir varış noktası değil, bir yolculuk”. Bu yolculukta başarı kadar başarısızlık da var ve olmaya da devam edecek. Günün sonunda seneye de o ödül gelmeyebilir veya seneye bu zamanlarda benim için çok önemli olmayadabilir. Önemli olan o değil, bu yolculukta, bu bir yılda nasıl yol aldığım ve kendimi geliştirdiğim olacak.

Bunları neden yazdım? İlk neden içimdekileri dökmek ve sistematiğini görmeyi istemek oldu. İkinci neden ise hep başarıların değil, hayatta başarısızlıkların da olabileceğini ve benim buna yaklaşımımı paylaşarak, naçizane bu yazıyı okuyanlara faydam olsun istedim. Deneyelim. Başarısız olalım. Sonra ayağa kalkalım, yine deneyelim. Başarısızlık değil, bundan ders çıkarmamak, ayağa kalkmamak ve tekrar denememek bizi yıldırır.

Athena’nın şarkısıyla yazıyı sonlandırıyorum: “Benim güzel hatalarım var.

Kalın sağlıcakla.

Sosyal Medyada Takip Edin

  • Black Facebook Icon
  • Black Twitter Icon
  • Black Instagram Icon
  • LinkedIn - Black Circle

Yeni Yazıları Takip Edin

Son Paylaşımlar

Etiketler

bottom of page